Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim.. Sene 1961..
Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, yerli otomobil üretebilmek amacıyla Türkiye’nin en iyi 23 mühendisine tek tek davet mektubu gönderilir. Mektupta, önemli bir konuyu konuşmak üzere mühendisler Ulaştırma Bakanlığı’na davet edilmektedir. Çoğu mühendis, ülkenin farklı bölgelerinde görev yapmakta, bazıları da yurt dışında bulunmaktadır. Mühendislerin tümü “ülkemiz için ne gerekiyorsa yaparız” düşüncesi ile 16 Haziran 1961 tarihinde bakanlıktaki toplantıya katılır.
Toplantıya o zamanın TCDD Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu başkanlık etmekte olup, toplantıda mühendislere bizzat Cemal Gürsel’den gelen çok gizli bir yazıyı okur. Yazıda; Cumhuriyet Bayramı’nda halka sergilenmek amacı ile tasarım, motor ve malzeme bakımında tamamen yerli bir otomobil yapılması istenmektedir. Bu proje için bütün yetkinin TCDD kurumuna verildiği ve 1.400.000 TL tutarında kaynak ayrıldığı belirtilmektedir.
Mühendisler bu kısa sürenin farkına vararak hemen işe koyulurlar. İlk icraat olarak Eskişehir Demiryolu Fabrikası’nda bir atölyenin hazırlanmasını ve otomobili olan herkesin 19 Haziran’da orada bulunması talep ederler. Atölyede kalan günü gösteren bir tablo hazırlayıp bu tabloyu proje sonuna kadar her gün güncellerler. Daha sonra atölyenin bir kısmını hem toplantı masası hem de dinlenme amacıyla düzenlerler. Bu masada vakit kaybetmeden ilk toplantı yapılarak iş bölümüne geçilir ve hızlı bir şekilde çalışmalara başlanır.
Bu proje ülke basınında epeyce yer bulmuş ve bir çok yerden sesler çıkmaya başlamıştır. Politikacılar, araştırmacılar, gazeteciler bu projenin başarısız olacağını ve bu kadar sürede yerli otomobil yapılamayacağını dile getirirler. Ancak buna hiçbir mühendis aldırış etmez ve çalışmalara devam edilir. Bu arada DEVRİM arabasının ilk özellikleri de belirlenmiştir. Araç 4-5 kişilik, 1000-1100 kg arasında, orta boyda, 4 zamanlı ve 4 silindirli, 50-60 BG gücünde motora sahip yerli bir araç olacaktır.
Eylül ayının sonlarına doğru aracın neredeyse bütün parçaları hazır hale getirilirken üretimin en zor kısımlarından birisi olan ve mühendislerin en çok sıkıntı yaşadığı montaj aşamasına geçilmiştir. Mühendisler burada gövde – motor uyumunu sağlamak için ellerinden gelenin en iyisini yapmışlardır. Devrim arabası Ekim ayının ortasına doğru tam anlamı ile toplanmış ve artık yürür hale gelmiştir. Araçta sadece çok küçük eksiklikler yer almaktadır.
Mühendisler bir çok gün uyumadan, günde 12 saati aşkın süre çalışarak, kısa bir sürede elektrik donanımı, diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları dışındaki her şeyi tamamen yerli olarak üretmeyi başarmışlardır. Ayrıca bu kısa süre zarfında tam 3 adet araç üretilmiştir. Bu araçlara Devrim – 1, Devrim – 2 ve Devrim – 3 isimleri konulmuştur. Bunların ikisi krem, bir tanesi de son günde bin bir güçlük yaşanarak siyah renge boyanmıştır.
29 Ekim sabahı gelmişti. Oldukça kalabalık bir gösteri grubu içerisinde Devrim arabaları ilerliyordu. Ancak benzin alınacağından eskorttakilerin haberi yoktu ve yollarına benzin istasyonuna uğramadan devam ettiler. Bu durumun farkına varan mühendisler hemen krem renkli Devrim arabasına benzin koyarlar. Diğer siyah renkli arabaya da tam benzin ikmali yapılacağı sırada Cemal Paşa benzin konulmayan bu siyah araca biner. Araba yola çıktıktan 100 metre kadar sonra öksürerek durur. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” soruna mühendisler: “Benzin bitti efendim” diye yanıt verir. Hemen diğer Devrim aracına geçen Cemal Paşa Anıtkabir’e doğru yoluna devam eder.
Anıtkabir’e varan Cemal Paşa, mühendislere “Garp kafası ile araba yapıyorsunuz ama şarklı olduğunuz için benzin koymayı unutuyorsunuz” diyerek hışımla araçtan iner ve yoluna devam eder. Bu kadar kısa sürede, bu kadar iyi bir yerli bir otomobili yaparak, büyük bir heyecanla o günü bekleyen 23 mühendisin panik ve heyecandan araca benzin koymayı unuttuğunu kimse anlatamaz.. Devlet projeyi o gün adeta elinin tersiyle iterek rafa kaldırmıştır. Gece gündüz demeden çalışan, bir teşekkür dahi edilmeyen 23 mühendisin umutları arkada bırakılmıştır..
O gün Devrim sergilendiğinde, toplumun bir kısmı Türk mühendisler tarafından ne kadar güzel işler yapılabildiğini görür ve bu projeye devan edilmesi gerektiği fikrini savunur. Toplumun bir kısmı ise Türkler’in hiçbir şey yapamayacağını, yapacağı arabaların da ancak bu kadar olacağı fikrini ileri sürer. Devrim, günümüze dek üretilmiş ilk yerli otomobildir ve Devrim’den sonra bir daha yerli otomobil üretilememiştir.
Bir zamanlar Nuri Demirbağ’ın yapmış olduğu uçakların uçmaması için elinden geleni yapanlar, aynı çabalarını Devrim otomobili için de sürdürmüşlerdir. Devrim otomobilinin “bu kadar kısa sürede yetişemeyeceği” manşetleri acımasızca, günlerce gazetelerde yer almıştır. Devrim otomobilinin tanıtılacağı gün geldiğinde yine flaşlar patlamış ve o gün tüm halka “büyük rezalet” olarak lanse edilmiştir. Ancak o 23 mühendisin, o kadar kısa bir sürede elde ettikleri başarı her şeyin ötesinde yer almaktadır.
Eğer bu proje devam etmiş olsaydı, ülkemiz belki de bugün Almanya gibi büyük bir otomobil üreticisi olabilirdi ve belki de mühendislik alanında çok daha fazla yol kat edilebilirdi..